Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
- You should save some money against a rainy day.
O, yasalara aykırıdır.
- That's against the law.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- European currencies weakened against the dollar.
Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
- The yen is expected to lose value against the dollar.
Öğretmen ödevimi sınıfın karşısında okumamı istedi.
- The teacher asked me to read my paper in front of the class.
Televizyonun karşısında daldı.
- She spaced out in front of the TV.
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Tom Mary'nin önüne koyduğu şeyi yer.
- Tom eats anything Mary puts in front of him.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
İki erkek çocuğu önümde durdu.
- Two boys stood in front of me.
O, benim önümde yürüdü.
- He walked in front of me.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.
Not in front of the children!.
Several people are in front of me in line. The woman next in front of me is older, probably in her fifties.