Evimin önünde bir postane var.
- There is a post office in front of my house.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
- You should save some money against a rainy day.
O, sözleşmeye aykırıdır.
- That's against the contract.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
- The yen is expected to lose value against the dollar.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Öğretmen ödevimi sınıfın karşısında okumamı istedi.
- The teacher asked me to read my paper in front of the class.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
- Tom often sits in front of his computer all day.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
O, benim önümde yürüdü.
- He walked in front of me.
Önümde oldukça yoğun bir öğleden sonram var.
- I have rather a busy afternoon in front of me.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.
Not in front of the children!.
Several people are in front of me in line. The woman next in front of me is older, probably in her fifties.