Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
- In other words, he is a man of faith.
Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.
- They lost faith in the existing system.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
- Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- Never lose faith in yourself. You can do everything you want to do.
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
- A prayer without faith is useless.
İman olmayan bir kişi ürkütücüdür.
- A person without faith is frightening.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Tom kesinlikle Mary'nin sadık olduğuna inanıyor.
- Tom certainly believes Mary is faithful.
Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.
- All the members but me have faith in what he says.
Dinsel inancımı yitirdim.
- I've lost my religious faith.
O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.