Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
- We travelled all over the country.
Döşemenin her tarafında kan vardı.
- There was blood all over the floor.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom için her yerde araştırma yaptım.
- I searched all over for Tom.
Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
- He had bruises all over after the fight.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
- Tom had to listen to the whole story all over again.
Biz tekrar baştan başlamak zorundayız.
- We have to start all over again.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.