Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Döşemenin her tarafında kan vardı.
- There was blood all over the floor.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom için her yerde araştırma yaptım.
- I searched all over for Tom.
Tom her yerde seni arıyordu.
- Tom was looking all over for you.
Size tekrar aşık olabilirim.
- I could fall in love with you all over again.
Bu konuşmanın en önemli kısmı bütün haberlerde tekrar edildi.
- This soundbite was repeated all over the news.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi.
- I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.