English - Turkish
Definition of in eastern countries and among many early peoples in English Turkish dictionary
- jade
- yeşim
Bu kolye yeşim taşından yapılmış.
-This necklace is made of jade.
O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
-She believes that jade has medicinal properties.
- jade
- yaşlı beygir
- jade
- düldül
- jade
- yor(mak)
- jade
- ağır bir işe koşarak takatini kesmek
- jade
- {i} fingirdek kız
- jade
- {i} yılkı atı
- jade
- cadı karı
- jade
- {i} yeşim taşı,yeşim
- jade
- {i} beygir (yaşlı)
- jade
- yeşim/kadın/yaşlı beygir
- jade
- fahişe
- jade
- {i} yaşlı ve işe yaramaz at, düldül
- jade
- isteksiz
Tom isteksiz ve alaycıdır.
-Tom is jaded and cynical.
- jade
- zevksiz
- jade
- (isim) yeşimtaşı, açık yeşil, beygir (yaşlı), yılkı atı, yosma, haspa, fingirdek kız
- jade
- {i} yeşimtaşı
- jade
- yaşlı ve işe yaramaz beygir
- jade
- {f} çok yormak
- jade
- {i} hafifmeşrep kadın
Related Terms
English - English
Definition of in eastern countries and among many early peoples in English English dictionary
- jade
in eastern countries and among many early peoples
Hyphenation
in east·ern countries and a·mong ma·ny Ear·ly peoplesTurkish pronunciation
în istırn kʌntriz ınd ımʌng meni ırli pipılzPronunciation
/ən ˈēstərn ˈkəntrēz ənd əˈməɴɢ ˈmenē ˈərlē ˈpēpəlz/ /ɪn ˈiːstɜrn ˈkʌntriːz ənd əˈmʌŋ ˈmɛniː ˈɜrliː ˈpiːpəlz/
Resimler
Favorites