Senin kurallarına göre yaşamak istemiyorum.
- Ich will nicht nach deinen Regeln leben.
Bu kurallara aykırıdır.
- Es ist gegen die Regeln.
Dünya'da böyle çok insan vardır. Normalde onlar cesur değildir. Hava karardıktan sonra, onlar cesur olur.
- There are many people like this in the world. Normally, they're not brave. After getting drunk, they turn brave.
Biz normalde düşüncelerimizi başkalarından gizleyebiliriz.
- We can normally conceal our thoughts from others.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Onun mizah tipik Fransız, çok esprili.
- His humor is very witty, typically French.
Normal olarak bu kadar sessiz misin?
- Are you normally this quiet?
Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.
- The only thing on the table that I normally wouldn't eat is that stuff on the yellow plate.
Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?
- Can we apply this rule in this case?
Korkarım ki kitaptaki her kural ihlal edilmektedir.
- I'm afraid that violates every rule in the book.
Genellikle Japonya'da haziran ayında fazla yağmur vardır.
- As a rule we have much rain in June in Japan.
Genellikle saat altıda kalkarım, fakat dün sabah sekizde kalktım.
- As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight.
Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
- A sentence normally has a subject and a verb.
Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
- Lightning normally accompanies thunder.
Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.
- Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.
Normally, we eat three times a day.
- In der Regel essen wir dreimal pro Tag.