O, arada balığa gitti.
- He went fishing in between.
Arada hep bir kadın var.
- There's always a woman in between.
Tom Mary ve John'un arasına sığışmaya çalıştı.
- Tom tried to squeeze in between Mary and John.
Tom Mary ve eşinin arasına oturdu.
- Tom sat down between Mary and her husband.
Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).
- The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included).
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Bu ilacı öğünler arasında al.
- Take this medicine between meals.
Akşam yemeği saat 9 ila 12 arasında servis edilir.
- The evening meal is served between 9 and 12.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Aralarında karıştırma tehlikesi var.
- There is danger of confusion between them.
Tom ve Mary parayı kendi aralarında paylaştılar.
- Tom and Mary divided the money between themselves.
Biz ev sahibesine kirayı ödersek, yiyecek için hiç paramız olmayacak; iki arada bir derede.
- If we pay the rent to the landlady, we won't have any money for food; we are between the devil and the deep blue sea.
O, arada balığa gitti.
- He went fishing in between.
Onun İlk askeri deneyimleri İngiliz sömürge imparatorluğu ve bağımsızlık arayan Boerler arasındaki savaşta yer aldı.
- His first military experiences took place in the war between the British colonial empire and the Boers, who sought independence.
Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
- In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
İki ülke arasında bir diplomatik kriz ortaya çıktı.
- A diplomatic crisis arose between the two nations.
Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
- Taxis are few and far between during a rainstorm.
... the relationship between E and m is very simple, it takes one second to write it down on a ...
... between what's possible with technology and what's ...