Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- I must have parked my car elsewhere.
Evimiz yanıyor ve biz başka bir yere bakıyoruz.
- Our house is burning and we look elsewhere.
Suçlama başka bir yerde yatıyor.
- The blame lies elsewhere.
O, başka bir yere alışverişe gitti.
- She went shopping elsewhere.
Tom'un aklı başka yerde.
- Tom's mind is elsewhere.
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- He decided to seek information elsewhere.
Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.
- I must have parked my car elsewhere.
İşini başka yere götür.
- Take your business elsewhere.