Onun benimle konuşmak istemediği besbelli.
- Evidently he does not want to speak to me.
Tom bu sabah erken saatlerde besbelli buradaydı.
- Tom evidently was here early this morning.
Akşamleyin bana mesaj atacağını söyledin ama açıkça yalan söyledin.
- You said you would text me in the evening, but you lied, evidently.
Açıkçası Tom gitmek istemiyordu?
- Evidently, Tom didn't want to go.
Anlaşılan, yarın yağmur yağacak.
- Evidently, it's going to rain tomorrow.