Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
- You have to make reservations in advance.
Plan peşinen kabul edildi.
- The plan has been agreed to in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
O peşin olarak ödünç para aldı.
- He borrowed the money in advance.
Kiranı peşin olarak ödemelisin.
- You should pay your rent in advance.
Kiranı peşin ödemelisin.
- Pay your rent in advance.
Parayı peşin ödemeni istiyorum.
- I'd like you to pay the money in advance.
I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.
Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
- Thank you in advance for your help.
Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
- I would like to thank you in advance for any help that you are able to give her.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
- Please inform me of your absence in advance.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
- Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı?
- Have you made a speech in English before?
Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.
- I had never seen such a beautiful girl before.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
- He said that he had met her a week before.
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
- I think I've met you before.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- A young man is singing before the door.
Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu.
- A new teacher stood before the class.
İşleri önceden hazırlayalım.
- Let's get things ready beforehand.
Sana önceden bildireceğim.
- I'll let you know beforehand.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.
... trying to hopefully advance their own dreams, but also this country's dreams. Soldiers ...
... The segments, as I announced in advance, will be three on the economy and one each on health ...