Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.