Tom ona kuşkuyla baktı.
- Tom looked at it suspiciously.
Tom kuşkuyla Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary suspiciously.
O ona şüpheyle baktı.
- He eyed her suspiciously.
Tom bana şüpheyle baktı.
- Tom looked at me suspiciously.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.
She was behaving very suspiciously.