Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
- He criticized his rival severely.
Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.
- They demanded a treaty that would punish Germany severely.
İnsanlar, inşaatı sırasında Eyfel Kulesi'ni şiddetle eleştirdiler.
- People severely criticized the Eiffel Tower during its construction.
Bu sabahtan beri şiddetle yağmur yağıyor, bu yüzden bir yere gitmek istemiyorum.
- It has been raining severely since this morning. That's why I don't want to go anywhere.
Tom ciddi olarak dövülmüştü.
- Tom had been severely beaten.
O zamandan beri onun inancı ciddi olarak sarsıldı.
- Since then, his faith has been severely shaken.
Tom ağır cezalandırılmalı.
- Tom must be severely punished.
Tom bana ağır biçimde hakaret etti ama ben ona aynen karşılık verdim.
- Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
- The storm severely damaged the crops.