Tom büyük rağbet görüyor.
- Tom is in great demand.
Uzman işçiler rağbette.
- Specialist workers are in demand.
Bu isteklere boyun eğmemelisin.
- You must not give way to those demands.
Onun isteklerine boyun eğdim.
- I gave in to her demands.
Başkanın çekilmesini talep ettiler.
- They demanded that President resign.
Ben, onun ödemesini talep ettim.
- I demanded that he should pay.
Hiçbir şey istemedim.
- I didn't demand anything.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.