Umarım Tom fikrini değiştirecek.
- Hopefully, Tom will change his mind.
Umarım, Çin gezimizde eğleniriz.
- Hopefully, we'll enjoy our China trip.
İnşallah yarın yağmur yağar.
- Hopefully it will rain tomorrow.
İnşallah, her şey yolunda gidecek.
- Hopefully, everything will turn out all right.
Tom umutla gülümsedi.
- Tom smiled hopefully.