Ben onunla boşuna dost kalmaya çalıştım.
- I tried to keep in with her in vain.
John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
- Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.