imrenmek

listen to the pronunciation of imrenmek
Turkish - English
envy
desire
to desire (something unobtainable)
covet
emulate
to long for, feel an appetite (for)
to envy, to covet
imrenme
envy

Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference. - Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.

imren
covetousness
imren
desire
imren
envy

Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference. - Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.

In some ways, I envy him; he knows exactly what he wants and he's not afraid to take it. - Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.

imren
envy, desire, covetousness gıpta
imren
desire, envy
imrenme
longing, coveting, desiring, wanting
imrenme
enviousness
Turkish - Turkish
Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak: "İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim."- B. Felek
Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak
Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek: "Çağımızın yazarları arasında da klasiklere imrenenler yok değildir."- S. Birsel
Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek
imren
Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği, gıpta
imren
gıpta
imrenme
İmrenmek işi, gıpta
imrenme
(Osmanlı Dönemi) gıpta
İmrenme
özenç
İmrenmek
gıpta etmek
imrenmek
Favorites