Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
- I would like to improve my English pronunciation.
Ben İngilizcemi ilerletmek istiyorum.
- I want to improve my English.
Fransızcamı ilerletmek istiyorum ama gerçekten hiç vaktim yok.
- I would like to improve my French but I really have no time.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
Çevreyi iyileştirmek için.
- In order to improve the environment.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.
- He has made a big improvement in tennis.
İlerleme için yer var.
- There's room for improvement.
Bu geliştireceğimiz bir şey.
- That's something we'll improve on.
Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
- Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for improved living conditions.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Tom sonuçlarını geliştiriyordu.
- Tom was improving his results.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Bilgisayarlar sürekli geliştiriliyorlar.
- Computers are constantly being improved.
Neredeyse her şey geliştirilmektedir.
- Almost everything has been improved.
Okuma zihni geliştirir.
- Reading improves the mind.
Egzersiz sağlığı geliştirir.
- Exercise improves health.
Hava düzelirse yürüyüşe çıkacağım.
- I'll go for a walk if the weather improves.
Tom ve Mary hava düzelirse yarın yürüyüşe gitmeyi planlıyor.
- Tom and Mary plan to go hiking tomorrow if the weather improves.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Buying more servers would improve performance.
The error messages have improved.
... reluctant to do further more about how to improve the data, ...
... >>Mike Cleron: I think the lesson here is not to attempt to improve on nature. ...