Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress them.
Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress him.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Onu çok etkileyici buluyorum.
- I find her very impressive.
Eğer boyutunu düşünüyorsan ev etkileyici değil.
- The house is not impressive if you're thinking of size.
Amerika izleniminiz nedir?
- What is your impression of America?
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Amerika izleniminiz nedir?
- What is your impression of America?
İzlenimin nedir, doktor?
- What's your impression, doctor?
O gün bende derin bir etki bıraktı.
- That day left a deep impression on me.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Tom gerçekten etkilenmişti.
- Tom was really impressed.
Tom etkilenmiş görünüyor.
- Tom sounds impressed.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions are important.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
İlk izlenimler en kalıcı olanlardır.
- First impressions are the most lasting.
O çağlayanlar etkileyici bir şekilde büyüktür.
- Those rapids are impressively large.
You impressed me with your command of Urdu.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .
We impressed our footprints in the wet cement.
That first view of the Eiger impressed itself on my mind.
The liner was impressed as a troop carrier.
Henderson impressed in his first game as captain.
We know that you were pressed for money, that you took an impress of the keys which your brother held .
The press gang used to impress people into the Navy.
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.