Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress them.
Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress him.
Herkesi etkilemek istiyorum.
- I want to impress everyone.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Eğer boyutunu düşünüyorsan ev etkileyici değil.
- The house is not impressive if you're thinking of size.
Bir şey oldukça etkileyici değilse,onu hatırlamam.
- Unless it's something fairly impressive, I won't remember it.
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
Sana o izlenimi vermeyi kastetmemiştim.
- I didn't mean to give you that impression.
Sana o izlenimi vermeyi kastetmemiştim.
- I didn't mean to give you that impression.
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
O gün bende derin bir etki bıraktı.
- That day left a deep impression on me.
O iyi bir etki yaptı.
- He made a good impression.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Tom gerçekten etkilenmişti.
- Tom was really impressed.
Tom gerçekten etkilenmiş.
- Tom is really impressed.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions matter.
İlk izlenimler en kalıcı olanlardır.
- First impressions are the most lasting.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions matter.
Çin bana birçok farklı izlenimler verir.
- China gives me many different impressions.
O çağlayanlar etkileyici bir şekilde büyüktür.
- Those rapids are impressively large.
You impressed me with your command of Urdu.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .
We impressed our footprints in the wet cement.
That first view of the Eiger impressed itself on my mind.
The liner was impressed as a troop carrier.
Henderson impressed in his first game as captain.
We know that you were pressed for money, that you took an impress of the keys which your brother held .
The press gang used to impress people into the Navy.
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.