Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
- You must bring home to him the importance of the matter.
Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
- This problem is only of secondary importance.
O Türkiye'den giysiler ithal etmektedir.
- He imports clothes from Turkey.
Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.
- Japan has to import most of its raw materials.
Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.
- The new law will bring about important changes in the educational system.
Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
- It's important to unite as many workers as possible.
Aşağıya eğil. Tavan çok alçak.
- Bend down. The ceiling is very low.
O ithal bir araç sürer.
- She drives an imported car.
Polonya'dan Türkiye'ye ithal edilen bir sürü ürün var.
- There are many products imported from Poland to Turkey.
Bunu Avustralya'dan ithal ettik.
- We imported this from Australia.
Sence Abd'den pirinç ithal etmeli miyiz?
- Do you think we should import rice from the U.S.?
Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
- The actual price was lower than I had thought.
Bu, pil zayıf olduğu için çok iyi çalışmıyor.
- It doesn't work so well because the battery is low.
Yağmurun yağma ihtimali zayıf.
- The chance of rain is low.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
All the nations that participate in this event paid it a lot of importance.
Birinin diğerini anlaması önemlidir.
- Understanding one another is important.
Kalbinden inanmak zihninle anlamaktan daha önemlidir.
- Believing in your heart is more important than understanding with your mind.
Sami'nin ifadesi son derece önemliydi.
- Sami's testimony was extremely important.
Gramer doğruluğunun önemini yeterince ifade edemem.
- I cannot express enough the importance of grammatical accuracy.
Tom'un şirketi Hindistan'dan çay ithalatı yapıyor.
- Tom's company imports tea from India.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
- Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
Önemli bir rolüm var.
- I have an important part.
Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
- His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
O önemli bir kişidir.
- He is a person of importance.
Bugünkü gazete önemli bir şey içermiyor.
- Today's paper contains nothing of importance.
See how much it importeth to learn to take Time by the Fore-Top.''.
It was a matter of great import.
This Letter is mistooke: it importeth none here: It is writ to laquenetta.
It imports us to get all the aid and assistance we can.
It much imports your house That all should be made clear.
It wasn't until I left school that I realized the importance of study.
- It was not until I left school that I realized the importance of study.
It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
- It can't be stressed how important it is to wake up early.
... And most citizens don't understand the importance of ...
... about the importance of one Android OS everywhere. We're now going to shift topics and talk about ...