Aşk kusurlu olarak sever.
- Love loves imperfectly.
Ben kusurlu insanlardan bıktım, bu yüzden bir süre kendimi tecrit etmeye karar verdim.
- I am fed up with imperfect people, so I've decided to isolate myself for a while.
Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.
- Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
Aşk kusurlu olarak sever.
- Love loves imperfectly.
Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
- I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
Ben kusuru fark etmedim.
- I didn't notice the imperfection.
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
- I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
- They have eliminated all imperfections.
Aşk kusurlu olarak sever.
- Love loves imperfectly.
Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
- I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
- They have eliminated all imperfections.
“I was watching tennis” is an example of the imperfect tense.
You can accept your imperfection or try to improve.
... But that said, it's a necessarily imperfect process. ...
... All my books are massively imperfect. ...