Pazar gününe kadar bitirmen zorunlu.
- It is imperative for you to finish by Sunday.
Dışarı çıkmak zorunlu.
- It's imperative to go out.
Sınırları kurmak şarttır.
- Setting limits is imperative.
Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.
- It is imperative that we find another way out of this situation.
Dışarı çıkmak zorunlu.
- It's imperative to go out.
Pazar gününe kadar bitirmen zorunlu.
- It is imperative for you to finish by Sunday.
Kahkaha iyi bir ilişkide esastır.
- Laughter is essential in a good relationship.
Benzetme esasen doğrudur.
- The analogy is essentially correct.
Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
- The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir.
- It is essential to keep calm in a time of crisis and avoid going haywire.
Bilgi toplamak, gezinin temellerinden biridir.
- Gathering information is one of the essentials of travel.
Tom temel olarak haklıydı.
- Tom was essentially right.
Visiting Berlin is an imperative.
The verbs in sentences like Do it! and Say what you like! are in the imperative.
It is imperative that you come here right now.
e.g. speak now or forever hold your peace.
e.g. (in Italian) portiamoglieli - let's take them to him.
... radio stations editing out your imperative "no matter ...