O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Her zaman dürüst olmak kolay değildir.
- To be always honest is not easy.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Daima sözlüğünü el altında bulundur.
- Always have your dictionary close at hand.
Daima doğruyu söyledim.
- I've always told the truth.
He always rides a black galloway. --Bulwer.
I thought I could always go back to work.
God is always the same.