ill at ease

listen to the pronunciation of ill at ease
English - Turkish
huzursuz

Yeni ortamlarda huzursuz hissettim. - He felt ill at ease in the new surroundings.

Onun huzursuz olduğunu hemen anladım. - I saw at once that he was ill at ease.

diken üstünde
içi rahat olmayan
endişeli
uncomfortable
{s} rahatsız

Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm. - I'm sorry if I made you uncomfortable.

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar. - As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.

uncomfortable
konforsuz
uncomfortable
rahat olmayan
uncomfortable
{s} tatsız

Göğsümde tatsız bir daralma hissettim. - I felt an uncomfortable tightness in my chest.

uncomfortable
nahoş

Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım. - I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable.

uncomfortable
{s} rahatsız edici

Ortam rahatsız ediciydi. - The atmosphere was uncomfortable.

Bu emniyet kemerleri çok rahatsız edici. - These seatbelts are very uncomfortable.

English - English
uncomfortable
anxious; unsure; uneasy
not at ease socially; unsure and constrained in manner; "awkward and reserved at parties"; "ill at ease among eddies of people he didn't know"; "was always uneasy with strangers"
uncomfortable, uneasy, disturbed, embarrassed
ill at ease
Favorites