In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
The initial symptoms of the disease are fever and sore throat.
- Hastalığın ilk belirtileri ateş ve boğaz ağrısı.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
- 1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
Bill got up so early that he caught the first train.
- Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.
This is the house where I lived in my early days.
- Burası benim ilk günlerimi yaşadığım evdir.
My first name is Mary and Poppins is my maiden name.
- İlk adım Mary'dir, Poppins ise benim kızlık soyadım.
This is our ship's maiden voyage.
- Bu, gemimizin ilk yolculuğu.
I had a call from her for the first time in a long time.
- Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
My brother didn't like her from the first time he met her.
- Erkek kardeşim onunla ilk tanıştığından beri onu sevmedi.
The former half of the film was dull.
- Filmin ilk yarısı sıkıcıydı.
Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.
- Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
Several primeval vases stand in this room.
- Bu odada birkaç ilkel vazo duruyor.
Jawaharlal Nehru was the first prime minister of India.
- Jawaharlal Nehru, Hindistan'ın ilk başbakanıydı.
The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
- Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
This song is number eleven in my top ten.
- Bu şarkı benim ilk onumda on bir numara.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
- Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
Whoever gets home first starts cooking the supper.
- Eve ilk varan akşam yemeğini pişirmeye başlar.
When I was in primary school, I dreamt of becoming a pilot.
- Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
Layla was Fadil's primary girlfriend.
- Leyla, Fadıl'ın ilk kız arkadaşıydı.
Magic plays an important part in primitive society.
- Büyü, ilkel toplumda önemli bir rol oynar.
They used those primitive tools.
- Onlar bu ilkel aletleri kullandılar.
The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
- Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
- # 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
From the very first time I saw her, I knew she was different.
- Onu gördüğüm ilk andan beri, onun farklı olduğunu biliyordum.
I fell in love with Mary the very first time I saw her.
- Onu ilk kez gördüğümde Mary'ye aşık oldum.
I miss my elementary school teachers.
- İlkokul öğretmenlerimi özlüyorum.
What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
- Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
- Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
Who were the original people here?
- Buranın ilk insanları kimlerdi?
It was then the beginning of spring.
- O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
- İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
This is the first time I've ever parked my car in the forest.
- Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim.
You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
“Hinkydink” or “Bathhouse John,” or others of that ilk, were proprietors of the most notorious dives in Chicago.