ilk önce

listen to the pronunciation of ilk önce
Turkish - English
first of all

First of all, I'm very worried about my daughter's health. - İlk önce ben kızımın sağlığı hakkında çok kaygılıyım.

firstly
begin with
at the outset
at first

She didn't like the horse at first. - O, ilk önce atı beğenmedi.

He didn't believe it at first. - O, ona ilk önce inanmadı.

before hand
first and foremost
transmitting
in the first place

In the first place, fashions change very quickly. - İlk önce modalar çok hızlı değişir.

I didn't want to do this in the first place. - Ben ilk önce bunu yapmak istemedim.

first of all, first; to begin with; at first, initially, in the beginning, at the outset
first

For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first. - Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.

I want to eat some cake first. - Ben ilk önce biraz pasta yemek istiyorum.

ilkönce
first
ilkönce
at first
ilkönce
firstly
ilkönce
in the first instance
ilkönce
at the outset
ilkönce
first of all, first, firstly
ilkönce
see ilk önce
ilkönce
foremost
ilkönce
first of all
Turkish - Turkish
Önce, en önce, en başta
(Osmanlı Dönemi) evvela
İlk önce
ilkten