The time has come to debate the most relevant matters.
- En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
- Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
Music and sound are very related.
- Müzik ve ses çok ilişkilidir.
Welsh, Cornish and Breton are all closely related.
- Galce, Kornişce ve Bretonca'nın hepsi yakından ilişkilidir.
He usually was not involved directly.
- Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
I know what's involved.
- Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
A cucumber is related to a watermelon.
- Salatalık, karpuzla ilişkilidir.
The amount of paper produced by a country is closely related to its cultural standards.
- Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
- Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
I don't know anything about their relationship.
- Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
I don't know anything about their relationship.
- Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
- Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
The police arrested a suspect in connection with the robbery.
- Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
We have a special connection.
- Bizim özel bir ilişkimiz var.
Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
- Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
- Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
The association between trolls and bridges has a long history which marches on to this day in English pop culture.
- İngiliz popüler kültüründeki trol-köprü ilişkisinin günümüze kadar ulaşan uzun bir tarihi vardır.
He knows a lot about foreign affairs.
- Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
His business affairs are in good shape.
- Onun iş ilişkileri iyi durumda.
The dream of world war may be linked to a linear religion.
- Dünya savaşı hayali, doğrusal bir dinle ilişkilendirilebilir.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
To avoid injury or discomfort, be sure that the vagina is lubricated before intercourse.
- Yaralanma veya rahatsızlığı önlemek için, vajinanın ilişkiden önce yağlanmış olduğundan emin olun.
Is there a direct correlation?
- Doğrudan bir ilişki var mı?
No correlation was found.
- Hiçbir ilişki bulunmadı.
I have no affiliation with your university.
- Senin üniversitenle hiçbir ilişkim yok.
I used to correlate love with sex.
- Eskiden sevgi ile cinselliği ilişkilendirirdim.
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.
- Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.
Tom has secretly been contacting Mary.
- Tom Mary ile gizlice ilişki kuruyor.
Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
- Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
Did Tom ever have any dealings with Mary?
- Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
We have a good rapport.
- Bizim iyi bir ilişkimiz var.
What do you have to say with regard to this problem?
- Bu soruna ilişkin ne söylemek zorundasın?
As regards the matter, I know nothing.
- Konuya ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.