Tom is distantly related to Mary.
- Tom Mary ile uzaktan ilgilidir.
I do work related to computers.
- Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.
She's very interested in music.
- O, müzikle çok ilgilidir.
Tom is very interested in American history.
- Tom Amerikan tarihi ile çok ilgili.
I've been concerned about Tom.
- Tom'la ilgili endişeliyim.
Why are you so concerned?
- Neden bu kadar ilgilisin?
They found out truth while examining a pile of relevant documents.
- İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
I will get in touch with you again about this matter.
- Bu konuyla ilgili seninle tekrar temasa geçeceğim.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
Tom thanked everyone involved.
- Tom ilgili herkese teşekkür etti.
There's a lot of red tape involved in this procedure.
- Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
Concerning this matter, I'm the one to blame.
- Bu konuyla ilgili, suçlanması gereken kişi benim.
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
I have nothing to say with regard to that problem.
- Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army.
- Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.