ilgilendir

listen to the pronunciation of ilgilendir
Turkish - English
{f} interest

Where he will live doesn't interest us. - Onun nerede yaşadığı bizi ilgilendirmiyor.

I have something that might interest you. - Seni ilgilendirebilecek bir şeyim var.

{f} interested

I wanted to learn Esperanto, because it interested me very much. - Ben Esperanto öğrenmek istedim, çünkü beni çok ilgilendiriyordu.

Is there something that interested you? - Seni ilgilendiren bir şey var mı?

interesting
ilgilen
{f} concerned

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

They are concerned with the project also. - Onlar da proje ile ilgileniyorlar.

ilgilen
{f} concern

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

ilgilen
dabble in
ilgilen
dabble at
ilgilen
bear on
ilgilen
start on
ilgilen
{f} concerning

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

ilgilen
{f} interesting

A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all. - Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.

He goes in for whatever he finds interesting at the moment. - O, şu anda ilginç bulduğu her şeyle ilgilenir.

ilgilen
dabble with
ilgilen
concern about
ilgilendir
Favorites