ilerici

listen to the pronunciation of ilerici
Turkish - English
progressive

Hey, remember the progressive one? - Hey, ilerici olanı hatırlıyor musunuz?

Tom is very progressive, isn't he? - Tom çok ilerici, değil mi?

progressivist
receptive
progressivist; progressive
go ahead!
(a) progressive, (a) progressivist
progressive (person, idea, action)
ileri
advanced

Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women. - Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.

He is taking an advanced course in Esperanto. - O ileri düzey bir Esperanto dersi alıyor.

ileri
{s} forward

Jessie urged the little donkey forward. - Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.

Move forward one step. - Bir adım ileriye ilerle.

ilerici hareket
(Politika, Siyaset) progressive movement
ilerici kimse
progressist
ilerici kimse
progressionist
ilerici parti
progressive party
İlerici Demokratlar Grubu
(Hukuk) group of European Progressive Democrats
ileri
ahead

You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels. - Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.

We saw another ship far ahead. - İleride başka bir gemi gördük.

ileri
advanced; beyond the elementary stage; ahead of others
ileri
{s} high
ileri
sophisticate
ileri
future

He wants to be a policeman in the future. - İleride polis olmak istiyor.

She set it aside for future use. - O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.

ileri
on
ileri
the future part
ileri
way out
ileri
next

Nobody knows what will happen next. - İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

ileri
(Bilgisayar) advance

He is taking an advanced course in Esperanto. - O ileri düzey bir Esperanto dersi alıyor.

We advanced the date of the meeting. - Buluşma tarihini ileri aldık.

ileri
forward part
ileri
pro-
ileri
along with
ileri
(Bilgisayar) forward to
ileri
further

I can't walk any further. - Ben daha ileri yürüyemem.

She can swim further than I can. - O benden daha ileriye yüzebilir.

ileri
beyond
ileri
onwards
ileri
forth

A man I didn't know was walking back and forth in front of my house. - Tanımadığım bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.

Tom is pacing back and forth. - Tom ileri geri adımlıyor.

ileri
the future, the time yet to come; the time which lies just ahead: İlerimiz kış. Winter is just around the corner. İleriyi hiç düşünmedin mi? Haven't you ever thought about the future?
ileri
higher
ileri
front part, forward part; future, the future part, the part to come; forward; advanced; (saat) fast; forward, forth, ahead
ileri
(Askeriye) advance, forward, situated near the front: ileri komuta yeri advance command post
ileri
the front, the area or part which lies to the front: Trenin ilerisini göremiyoruz. We can't see the front section of the train
ileri
the next part (of a road, a course, a job): İlerimizde deniz vardı. In front of us lay the sea. Yolun ilerisi çok virajlı. The next part of the road is full of curves. Bu işin ilerisi pek kolay olmaz. The next part of this job won't be very easy
ileri
ahead of, before, (something) which precedes: Tacimah bizden ileri sınıflardan birindeydi. Tacimah was in one of the classes ahead of us
ileri
forward, forwards, to the front; out in front; onward, onwards
ileri
fast (clock, watch, etc.): Saatim iki dakika ileri. My watch is two minutes fast
ileri
onward
ileri
forrader
ileri
advanced , forward
ileri
forwards

His handwriting slants forwards, whereas hers slants backwards. - Onunki geriye doğru eğimli iken onun el yazısı ileri doğru eğimlidir.

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

ileri
along
ileri
sophisticated
ileri
advanced (age, years): Hoşkadem oldukça ileri bir yaşta aşka düştü. Hoşkadem fell in love at a rather advanced age
ileri
(saat) fast
ileri
Forward!/Onward!
ileri
progressive

Thanks to your initiatives we've been recognized as a progressive and forward-thinking enterprise by the press. - Girişimleriniz sayesinde basın tarafından ilerici ve ileriye dönük düşünce kuruluşu olarak tanınmaktayız.

Hey, remember the progressive one? - Hey, ilerici olanı hatırlıyor musunuz?

ileri
wayout
ileri
up
Turkish - Turkish
İlerlemeden yana olan, ileri düzeydeki toplumsal ve siyasi gelişmeleri benimsemiş olan (düşünce, kimse vb.), terakkiperver
İlerlemeden yana olan; ileri düzeydeki toplumsal ve siyasi gelişmeleri benimsemiş olan (düşünce, kimse vb.), terakkiperver
ileri
Benzerlerini geride bırakmış. "Amaca doğru durmadan yürü" anlamında bir seslenme sözü: "Ordular! ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"- Atatürk. Öne doğru, ileri doğru
ileri
Doğrusundan daha çok gösteren (saat). Önceki, evvelki
ileri
Benzerlerini geride bırakmış
ileri
Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön
ileri
Önceki, evvelki
ileri
"Amaca doğru durmadan yürü" anlamına
ileri
Doğrusundan daha çok gösteren (saat)
ileri
Öne doğru, ileri doğru
ileri
Bir şeyin ulaşılacak yönü
ileri
Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
ileri
Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra
ileri
Önde bulunan
ileri
Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra. Önde bulunan
İleri
hücum
İlerici
terakkiperver
ilerici
Favorites