ikiye

listen to the pronunciation of ikiye
Turkish - English
in two

She cut a cake in two. - O pastayı ikiye kesti.

We cut the pie in two. - Biz turtayı ikiye kestik.

into two sections or parts
ikiye katlamak
double

We'll have to double our budget for next year. - Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

Do you want to double your gold pieces? What do you mean? - Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?

iki
two

One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten. - Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

ikiye ayrılma
division
ikiye ayrılma
dichotomy
ikiye ayrılmak
cleave
ikiye ayrılmak
go into division
ikiye ayırmak
bisect
ikiye ayırmak
(kesmek) cleave in twain
ikiye ayırmak
divide
ikiye bölme
bisection
ikiye bölmek
divide into two
ikiye bölmek
halve
ikiye bölmek
to bisect
ikiye katlama
doubling

The oldest son succeeded in doubling his inheritance. - Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı

ikiye katlamak
to double
ikiye katlamak
double back
ikiye katlamak
double up
ikiye katlanmak
jackknife
ikiye kesmek
cut into two
iki
brace

The orthodontist told him he'd need braces for at least two years. - Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.

iki
twain

Your words split my heart in twain. - Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.

iki
number 2

The number 2015 is represented as 11111011111 in binary. - 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.

iki
{i} couple

I spent a couple of months in Boston. - Boston'da iki ay geçirdim.

I left him a couple messages. - Ona iki mesaj bıraktım.

iki
bi
iki
{s} dual

Only in love are unity and duality not in conflict. - Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.

iki
duo-
iki
a couple of

Tom sings at this bar a couple of times a week. - Tom bu barda haftada iki kez şarkı söyler.

He's only a couple of years older than me. - O benden yalnızca iki yaş büyük.

iki
bi-
iki
(Tıp) dipole
iki
either

Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth. - Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.

Either of the two must go. - İkisinden biri gitmeli.

iki
deux
iki
eucre
iki
di-
iki
dyad
iki
both

Both of the brothers are dead. - Kardeşlerin ikisi de öldü.

Both my parents are at home now. - Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.

iki
the two

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

Tell me which of the two cameras is the better one. - İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.

İki
you two
hücrenin ikiye bölünerek üremesi
binary fission
iki
amphi
iki
two, double
iki
duo

Tom and Mary are a musical duo. - Tom ve Mary müzikal bir ikilidir.

iki
dyad; two
iki
ambi

Tom and Mary are both ambitious, aren't they? - Tom ve Mary ikisi de hırslı, değil mi?

Tom and Mary are both pretty ambitious, aren't they? - Tom ve Mary ikisi de çok hırslı, değil mi?

iki
twospot
iki
euchre
iki
twi
iki
double

His revenue doubled after retirement. - Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.

The number of employees doubled in ten years. - Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.

iki
di
ikiye bölme
dichotomy
ikiye bölmek
divide down the middle
ikiye bölmek
(Fiili Deyim ) drive asunder
ikiye bölmek
bisect
kâğıtları ikiye bölüp karıştırma
riffle
mağazalar saat ikiye kadar açık
The shops are open till two o'clock
İkiye bölme
(Tıp) hemisection
English - English

Definition of ikiye in English English dictionary

iki
Breath The physical act of respiration Also will power
iki
KA იბი [igi]
iki
Russian for `Space Research Institute' of the (`Russian Academy of Sciences'' -- RAS)
iki
Breath Iki refers more to the physical act of respiration, while kokyu signifies the deeper cosmological aspects of breathing