I guess both of us don't really speak French all that well.
- Sanırım her ikimiz de gerçekten o kadar iyi Fransızca konuşmuyoruz.
Both of us are from Tampa.
- Her ikimiz de Tampa'lıyız.
The two of us are finally alone.
- İkimiz nihayet yalnızız.
The two of us aren't that good at chess. We're just playing because we felt like it.
- İkimiz satrançta o kadar iyi değiliz. Sadece canımız istediği için oynuyoruz.
I want you and me to be happy.
- İkimizin mutlu olmasını istiyorum.
I want for you and me to be happy.
- İkimizin mutlu olmasını istiyorum.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
I am married and have two children.
- Evliyim ve iki çocuğum var.
The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
- Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
Your words split my heart in twain.
- Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.
The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
- 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
We had a couple glasses of wine.
- İki bardak şarabımız vardı.
He's only a couple of years older than me.
- O benden yalnızca iki yaş büyük.
Only in love are unity and duality not in conflict.
- Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.
See you in a couple of minutes.
- İki dakika içinde görüşürüz.
I spent a couple of months in Boston.
- Boston'da iki ay geçirdim.
Either of the two must go.
- İkisinden biri gitmeli.
Do you know either of the two girls?
- İki kızın her birini tanıyor musun?
Both my parents are at home now.
- Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
Hold the vase with both hands.
- Vazoyu iki elinle tut.
The two sisters lived very quietly.
- İki kız kardeş çok sakince yaşadılar.
Tell me which of the two cameras is the better one.
- İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.
Tom and Mary are a musical duo.
- Tom ve Mary müzikal bir ikilidir.
Tom and Mary are both pretty ambitious, aren't they?
- Tom ve Mary ikisi de çok hırslı, değil mi?
Tom and Mary are both ambitious, aren't they?
- Tom ve Mary ikisi de hırslı, değil mi?
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.