There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't.
- Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't.
- Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
Only in love are unity and duality not in conflict.
- Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
I am married and have two children.
- Evliyim ve iki çocuğum var.
The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
- Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
Your words split my heart in twain.
- Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.
The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
- 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
I spent a couple of months in Boston.
- Boston'da iki ay geçirdim.
We had a couple glasses of wine.
- İki bardak şarabımız vardı.
Only in love are unity and duality not in conflict.
- Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.
I asked Tom a couple of questions.
- Tom'a iki soru sordum.
See you in a couple of minutes.
- İki dakika içinde görüşürüz.
If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
- İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
Do you know either of the two girls?
- İki kızın her birini tanıyor musun?
She is paralyzed in both legs.
- O, her iki bacağından felçlidir.
Both my parents are at home now.
- Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
Either of the two must go.
- İkisinden biri gitmeli.
The two children pulled at the rope until it broke.
- İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
Tom and Mary are a musical duo.
- Tom ve Mary müzikal bir ikilidir.
Tom and Mary were both ambitious.
- Tom ve Mary her ikisi de hırslı.
Tom and Mary are both ambitious, aren't they?
- Tom ve Mary ikisi de hırslı, değil mi?
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
We'll have to double our budget for next year.
- Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.