iken

listen to the pronunciation of iken
Turkish - English
while

He went about from town to town while he was in Japan. - O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı.

He developed his English skill while he was in America. - Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.

when

I met him once when I was a student. - Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.

I often wrote to her when I was a student. - Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

as
whilst
during
what time
whereas

His handwriting slants forwards, whereas hers slants backwards. - Onunki geriye doğru eğimli iken onun el yazısı ileri doğru eğimlidir.

even as
while, as, when
meantime
in the meanwhile
meanwhile
while; while being
in the meantime
in while
iken bile
even as
böyle iken
anyhow
hal böyle iken
and yet
hal böyle iken
with this
-iken
Whilst
Ağaç yaş iken eğilir
(Atasözü) You can't teach an old dog a new trick
ağaç yaş/taze iken eğilir
(Atasözü) Train a child while his mind is pliant
borçlu iken alacaklı durumuna geçme
subrogation
böyle iken
anyhow, even though
durum böyle iken
at this conjunction
ham iken boyamak
engrain
hatırımda iken
by the way
kiracı iken kiraya veren kimse
sublessor
kiracı iken kiraya vermek
sublease
kiracı iken kiraya vermek
sublet
kızgın iken kırılan
red short
ölmek üzere iken
at the point of death
şaka iken kaka olmak
(Konuşma Dili) (for something that began as a joke) to turn into a quarrel; (for a joke) to backfire
Turkish - Turkish
Esnasında, ...-dığı / -diği hâlde, ...-dığı / -diği zaman
Esnasında
Esnasında, ...-dığı / -diği hâlde, ...-dığı / -diği zaman: "Dil bizim dilimiz iken, kitabımız bizim yabancımız olmuştu."- M. Ş. Esendal
iken
Favorites