Turkish - English
Definition of ihsan in Turkish English dictionary
- Endowment
- gift, grant, benefaction
- bestowal (of a favor)
- generous gift, benevolence, favor
- beneficence
- kindness, benevolence
- benevolence
- boon
- benefaction
- goodness
- largesse
- ihsan etmek
- grant, bestow
- ihsan etmek
- vouchsafe
- ihsan etmek
- to grant, to bestow
- ihsan etmek
- to bestow (a favor) upon
- gölge etme, başka ihsan istemem
- Don't bother me; that's all I ask of you
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of ihsan in Turkish Turkish dictionary
- Bağışlanan şey, kayra, lütuf, inayet, atıfet: "Bu paşanın parmaklarını yakan ilk ihsan kesesi oldu."- H. E. Adıvar
- Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik
- (Osmanlı Dönemi) iyilik etmek, bağışta bulunmak, lütuf
- Bağışlama, bağışta bulunma
- Bağışlanan şey, kayra, lütuf, inayet, atıfet
- İyilik etme, iyi davranma
- İHSAN
- (Osmanlı Dönemi) Sahilik etmek, cömertlik yapmak
- İHSAN
- (Osmanlı Dönemi) Allah'ı görür gibi ibadet etmek
- İHSAN
- (Osmanlı Dönemi) İyilik, lütuf, bağışlamak
- İHSAN
- (Osmanlı Dönemi) Güzel bilmek. Güzel eylemek
- İHSAN
- (Hukuk) Bir büyüğün birinin gönlünü etmek için bağışta bulunması
- ihsan ketin
- Kuzey Anadolu fay hattını keşfeden ünlü yer bilimcimiz
- İhsan
- (Osmanlı Dönemi) NEYYİF
- İhsan
- (Osmanlı Dönemi) URF