ihmaline

listen to the pronunciation of ihmaline
Turkish - English
neglection
The state of being negligent; negligence
ihmal
omission

Tom made one serious omission. - Tom ciddi bir ihmalde bulundu.

ihmal
neglect

Tom neglected his work. - Tom işini ihmal etti.

I cannot, however, neglect his warning. - Fakat onun uyarısını ihmal edemem.

ihmal
negligence

Liisa accused me of negligence. - Liisa beni ihmalkarlıkla suçladı.

I'm displeased with your negligence. - İhmalkarlığından memnun değilim.

ihmal
disregard
ihmal
{i} delinquency
ihmal
dereliction
ihmal
{i} inattention
ihmal
molly
ihmal
neglecting

He is neglecting his research these days. - O, bu günlerde yaptığı araştırmayı ihmal ediyor.

Tom has been neglecting his work lately. - Tom son zamanlarda işini ihmal ediyor.

ihmal
apathy
ihmal
negligentia
ihmal
careless

It was careless of me to forget to lock the door. - Kapıyı kitlemeyi unutmak benim ihmalkarlığımdı.

It was careless of me to forget to answer your letter. - Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.

ihmal
remissness
ihmal
carelessness
ihmal
disregard of
ihmal
neglect, negligence, carelessness, inattention, laxity
ihmal
shortcoming
ihmal
forgetfulness
ihmal
failure
ihmal
criminal neglect
ihmal
preterition
ihmal
pretermission
ihmal
forgetful
ihmâl
default
Turkish - Turkish

Definition of ihmaline in Turkish Turkish dictionary

ihmal
Gereken ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, savsama, önem vermeme
ihmal
Gereken ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, savsama, önem vermeme: "Ama ben yaşımın toyluğuna kapılmış, ufak tefek ihmaller bulmuştum bu tercümede."- Y. Z. Ortaç
ihmâl
(Osmanlı Dönemi) ehemmiyet vermemek yapılması gereken bir işi sonraya bırakmak
İHMAL
(Osmanlı Dönemi) Ehemmiyet vermemek. Yapılması lâzım bir işi sonraya bırakma. Dikkatsizlik. Başlayıp bırakmak. Terk etmek
İhmal
(Hukuk) SAVSAMA