ifade etmek

listen to the pronunciation of ifade etmek
Turkish - English
express

I can't think of the right words with which to express my thanks. - Ben teşekkürlerimi ifade etmek için doğru kelimeleri düşünemiyorum.

I would like to express our thanks on behalf of my colleagues. - İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

(Hukuk) refer to
to express, to signify, to state, to explain, to reflect, to convey, to frame, to couch
set forth
mean

When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less. - Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.

render
figure
put
explain
point out
give voice to
(Dilbilim) articulate
ventilate
register
verbalize
phrase
utter
reflect
to express, state: Bunu nasıl ifade edebilirim? How can I express this? Saip'in gelmemesi çok şey ifade ediyor. Saip's not coming tells us a lot about how he feels. (bir şey)
be enunciative of
{f} represent
{f} denote
{f} breathe
{f} describe
{f} amount
{f} connote
state

You are at liberty to state your own views. - Kendi görüşlerinizi ifade etmekte özgürsünüz.

convey
{f} emit
{f} frame
{f} import
{f} sign

Expressing your feelings is not a sign of weakness. - Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.

{f} couch
{f} voice
{f} signify
{f} word

For me, it is difficult to express my thoughts in words. - Benim için, düşüncelerimi kelimelerle ifade etmek zordur.

When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less. - Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.

{f} conceive
{f} enounce
communicate
{f} purport
başka kelimelerle ifade etmek
reword
ifade et
{f} expressing

I'm not good at expressing my feelings. - Duygularımı ifade etmede iyi değilim.

He sometimes has trouble expressing his opinions. - Bazen görüşlerini ifade etmekte sorun yaşadı.

ifade etme
{i} expression
ifade etme
{i} expressing

My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions. - Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.

She is backward in expressing her opinion. - O, fikrini ifade etmede geri kalmış.

sözle ifade etmek
verbalize
açık ve kesin ifade etmek
formulate
belirtmek (ifade etmek)
indicate
ifade et
{f} couch
ifade etme
emitting
ifade etme
phrasing
ifade et
{f} expressed

He expressed himself clearly. - O, kendini açıkça ifade etti.

She expressed her sentiments on the war. - Savaşla ilgili duygularını ifade etti.

ifade et
given voice to
ifade et
{f} voice
ifade et
give voice to
ifade et
{f} phrasing
ifade et
{f} express

I'd like to express my gratitude. - Minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.

Being deeply thankful, he tried to express his thanks. - Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.

ifade et
{f} voiced
ifade et
gave voice to
anlam ifade etmek
make a sense
güzel ifade etmek
turn a phrase
ifade et
(Biyoloji) articulate
ifade et
connote
ifade et
purport
kesinlikle ifade etmek
enunciate
meramını ifade etmek
to express oneself
uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek
phrase
yanlış ifade etmek
misstate
yeniden ifade etmek
restate
yetersiz ifade etmek
declare unfit
Turkish - Turkish
Anlatmak
Önem taşımak
bir şey ifade etmek
Önem taşımak
bir şey ifade etmek
Anlatmak
ifade etmek
Favorites