ifade edici

listen to the pronunciation of ifade edici
Turkish - English
enunciative
{a} declarative, expressive, full
Pertaining to, or containing, enunciation; declarative
ifade et
{f} expressing

Words fail me in expressing my emotion. - Duygularımı ifade etmeye kelimeler aciz kalır.

She is backward in expressing her opinion. - O, fikrini ifade etmede geri kalmış.

ifade et
{f} couch
ifade et
{f} expressed

He expressed himself very well in English. - O, İngilizce olarak kendini çok iyi ifade etti.

She expressed her sentiments on the war. - Savaşla ilgili duygularını ifade etti.

ifade et
given voice to
ifade et
{f} voice
ifade et
give voice to
ifade et
{f} phrasing
ifade et
{f} express

Being deeply thankful, he tried to express his thanks. - Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.

I can't think of the right words with which to express my thanks. - Ben teşekkürlerimi ifade etmek için doğru kelimeleri düşünemiyorum.

ifade et
{f} voiced
ifade et
gave voice to
ifade et
(Biyoloji) articulate
ifade et
connote
ifade et
purport
ifade edici
Favorites