iddialar

listen to the pronunciation of iddialar
Turkish - English
count
claims

Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty. - Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.

There is no scientific basis for these claims. - Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.

allegation

Are these allegations true? - Bu iddialar doğru mu?

Tom had denied the allegations. - Tom iddiaları reddetti.

iddia
{i} allegation

Can you prove the allegations? - İddiaları kanıtlayabilir misin?

Tom has denied that allegation. - Tom o iddiayı yalanladı.

iddia
(Hukuk) claim

John laid claim to the painting. - John tablo üzerinde hak iddia etti.

Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty. - Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.

iddia
assertion

So long as you have no evidence for your assertions, I am not having this conversation. - İddiaların için bir kanıtın olmadığı sürece ben bu konuşmayı yapmıyorum.

Can you prove the validity of your assertion? - İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?

iddia
bet

I bet you're wondering how this works. - Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.

He knows better than to make such a claim. - Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.

iddia
contention
iddia
{i} pretension
iddia
submission
iddia
{i} pleading
iddia
{i} argument

This idea is the basis of my argument. - Bu fikir benim iddiamın temelidir.

His argument is more radical than yours. - Onun iddiası seninkinden daha radikal.

iddia
(Kanun) clamor
iddia
allege

Allegedly, Tom turned that offer down. - İddiaya göre, Tom o öneriyi reddetti.

She allegedly murdered him. - İddiaya göre onu o öldürdü.

iddia
say-so
iddia
suggestion
iddia
(Kanun) challenge
iddia
thesis
iddia
allegement
iddia
purports
iddia
alleged to
iddia
claim of
iddia
claımed
iddia
averment
iddia
information
iddia
pretense
iddia
pretension; pretense
iddia
contest
iddia
claim, assertion; allegation
iddia
protestation
iddia
obstinacy
iddia
charge
iddia
assertion, claim, thesis, allegation; pretension; insistence; wager, bet
iddia
pretence
iddia
asseveration
iddia
say so
iddia
{i} maintenance
mesnetsiz iddialar
(Kanun) groundless claims
temelsiz iddialar
groundless allegations
temelsiz iddialar
unfounded allegations
temelsiz iddialar
baseless allegations
Turkish - Turkish

Definition of iddialar in Turkish Turkish dictionary

iddia
Dediğinde direnme, inat: "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı."- Ö. Seyfettin
iddia
Kendinde olmayan bir yeteneği, bir durumu varmış gibi gösterme
iddia
İleri sürülerek savunulan düşünce, sav: "Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu."- T. Buğra
iddia
Dediğinde direnme, inat
iddia
İleri sürülerek savunulan düşünce, sav
İDDİA
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin müsbet veya menfiliğini ısrarla söylemek. İleri sürülen fikir. Dâva etmek. Israr etmek. İnat etmek. Haklı veya haksız bir dâvaya kalkışmak.(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dâva-yı halk ve iddiâ-yı icad edemez. Zira her şey, her şeyle bağlıdır. M.)
iddialar
Favorites