Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.
It's not the job of the military to make policy.
There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
- NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
Footprints were left on the floor.
- Yerde ayak izleri bırakılmıştı.
The criminal left footprints.
- Suçlu ayak izleri bıraktı.