i̇stikrar

listen to the pronunciation of i̇stikrar
Turkish - English

Definition of i̇stikrar in Turkish English dictionary

istikrar
stability

The stability of Chinese economy is substantially overestimated. - Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.

Stability has been elusive. - İstikrar zor bulunur.

istikrar
uniformity
istikrar
lasting
istikrar
stabilisation
istikrar
constancy
istikrar
(Hukuk) stability, consistency
istikrar
becoming established in
istikrar
easiness
istikrar
permanency
istikrar
steady

The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady. - İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

Tom is going steady with Mary. - Tom Mary ile istikrarlı gidecek.

istikrar
ballast
istikrar
permanence
istikrar
stableness
istikrar
stability, stabilization, steadiness
istikrar
steadiness
istikrar
becoming stabilized, stability; stabilization
ekonomik istikrar
(Ticaret) economic stabilisation
ekonomik istikrar
economic stabilization
istikrar bozucu
(Ticaret) destabilizing
istikrar bulmak
steady
istikrar fonu
(Ticaret) equalization fund
istikrar kazandırmak
stabilize
istikrar programı
(Politika, Siyaset) stability programme
istikrar sağlayıcı
(Ticaret) stabilizing
istikrar tedbirleri
(Ticaret) stabilization measures
ab istikrar ve büyüme paktı
The EU's Stability and Growth Pact
balkan istikrar paktı
(Politika, Siyaset) balkan stability pact
dış mali istikrar
(Hukuk) external financial stability
hazine ya da istikrar fonları
(Ticaret) earmarked gold
istikrar
stabilization
istikrar
poise
istikrar
permanent
istikrar artırma özelliği
(Askeri) stability augmentation feature
istikrar bozucu spekülasyon
(Ticaret) destabilizing speculation
istikrar bulmak
1. to become stabilized. 2. to become established in (a place)
istikrar kazandırmak
(Hukuk) stabilizing
istikrar kontrol destek sistemi
(Askeri) stability control augment system
istikrar paketi
stabilization program
istikrar sathı
(Askeri) stabilizing plane
istikrar sağlama gücü
(Askeri) stabilization force
istikrar sağlamak
ballast
istikrar tulumu
(Askeri) stabilizing sleeve
istikrar unsuru
(Askeri) element of stability
istikrar önlemleri
(Hukuk) austerity measures, stabilization measures
makroekonomik istikrar
(Hukuk) macroeconomic stability
mali istikrar
(Hukuk) economic stability
parasal istikrar alanı
(Hukuk) zone of monetary stability
İstikrar Kuvveti
(Askeri) Stabilization Force
Turkish - Turkish
stabilizasyon
İSTİKRAR
(Hukuk) Kararlılık

Kararlılıkla her şeyi başarırız. - İstikrarla her şeye muvaffak oluruz.

Tom kararlılıktan yoksun. - Tom istikrardan mahrum.

istikrar
(Osmanlı Dönemi) karar ve sebat üzere olmak, karar kılmak, sâkin olmak, yerleşmek
istikrar
Denge. Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Denge
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
istikrar
Yerleşme, oturma
istikrar
Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık: "Devletini, sağlam bir iman ve istikrar müessesesi olarak teşkilatlandırmıştır."- S. Ayverdi
İSTİKRAR
(Osmanlı Dönemi) Karar ve sebat üzere olmak. Karar kılma. Sâkin olmak. Yerleşmek
i̇stikrar
Favorites