Turkish - English
Definition of i̇ri̇n in Turkish English dictionary
- irin
- purulent matter
- irin
- pus, matter
- irin
- suppuration
- irin
- matter
- irin
- issue
- irin
- ichor
- irin
- pyo
- irin
- purulence
- irin
- discharge
- irin
- fester
- irin toplamak
- suppurate
- irin akmak (yaradan)
- run
- irin
- pus
Pus is coming out of my right ear.
-Sağ kulağımdan irin çıkıyor.
- irin birikimi, çıban
- accumulation of pus, boils
- diş etinde irin akması
- pyorrhea
- diş etinde irin akması
- pyorrhoea [Brit.]
- irin akmak
- to run, to suppurate
- irin akması
- pyorrhoea [Brit.]
- irin akması
- pyorrhea
- irin cebi
- (Tıp) abcess
- irin oluşturan
- suppurative
- irin toplama
- purulency
- irin toplamak
- (for a sore, etc.) to fester, generate pus, suppurate
- irin toplamak
- fester
- irin toplamak
- rankle
- irin toplamak
- gather
- kokulu irin
- sanies
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of i̇ri̇n in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Cerahat
- irin
- Cerahat
- irin
- Yarada toplanan pislik
- irin
- Organizmanın herhangi bir yerinde iltihaplanma sonunda ölmüş hücre artıklarından ve bozulmuş ak yuvarlardan oluşan, mikroplu veya mikropsuz, genellikle sarımtırak renkte koyuca sıvı, cerahat
- irin
- Bir nevi çizme
- irin
- Organizmanın herhangi bir yerinde iltihaplanma sonunda ölmüş hücre artıklarından ve bozulmuş akyuvarlardan oluşan, mikroplu veya mikropsuz, genellikle sarımtırak renkte koyuca vücut sıvısı
- İrin
- cerahat