i̇nsanlar

listen to the pronunciation of i̇nsanlar
Turkish - English

Definition of i̇nsanlar in Turkish English dictionary

insanlar
people

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

Traveling makes people knowledgeable. - Seyahat, insanları bilgili yapar.

insan
human

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

Products with GMO are dangerous to human life. - GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

insan
man

There are many people in Asia. - Asya'da bir sürü insan vardır.

Today, many people worry about losing their jobs. - Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.

insanlar
they

I don't care about what they say. - İnsanların ne dediği umurumda değil.

People are sometimes tempted to eat more than they should. - İnsanlar bazen yemeleri gerekenden daha fazla yemek isterler.

insanlar
(Biyoloji) hominidae
insanlar
humanity

When reading certain comments, people can completely lose faith in humanity. - Bazı yorumları okurken, insanlar insanlığa olan inançlarını tamamen kaybedebilirler.

Will humanity be able to prevent the degradation of ecosystems? - İnsanlar ekosistemin bozulmasını önleyebilecek mi?

insanlar
human beings

Just when the first human beings will reach Mars remains to be seen. - Sadece ilk insanların Mars'a ne zaman varacağı zamanla görülecek.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

insanlar
folks

It was a pleasure working with you folks. - Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.

Get these folks some drinks. - Bu insanlara bazı içecekler alın.

insanlar
mankind

The first calculating tool of mankind is called an abacus. - İnsanların ilk hesaplama aracına abaküs denir.

Does mankind have dominion over animals and birds? - İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?

insanlar
cattle

They would compare people to cattle. - İnsanları öküzle kıyaslarlardı.

The Masai people drink a mixture of milk and cattle blood. - Masai insanları, süt ve sığır kanının bir karışımını içerler.

insanlar
folk

It was a pleasure working with you folks. - Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.

Get these folks some drinks. - Bu insanlara bazı içecekler alın.

insan
human being

Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water. - İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

insan
microcosm
engelli insanlar
people with disabilities
engelli insanlar
handicapped
evli insanlar
married people
evsiz insanlar
homeless persons
insan
homo
insan
thing

A Japanese person would never do such a thing. - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.

He has done many things for poor people. - O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other. - Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

insan
(Latin) persona

The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue. - İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.

The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other. - Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

insanlar neden kürtaja başvurur
why do people choose abortion
zengin insanlar
rich people
insan
character

You're a terrible judge of character. - Sen kötü bir insan sarrafısın.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

insan
Homo sapiens
insan
person

You are a mean person. - Sen kötü bir insansın.

He is not a good person. - O iyi bir insan değil.

insan
bird

Does mankind have dominion over animals and birds? - İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?

A lot of people think that bats are birds. - Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.

insan
individual

Each human being is an individual. - Her insan bir bireydir.

Her tabakadan insanlar
every walk of life
insan
man-made

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age. - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.

insanlar arasında
among people
bazı insanlar
some people

Some people hate to argue. - Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.

Some people believe that Japan is No.1 in everything. - Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.

bu tip insanlar
people of that ilk
genç ve modern insanlar
beautiful people
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
insan
spirit

So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning. - İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished. - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.

insan
person, someone, human being, man
insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

All human beings are mortal. - Bütün insanlar ölümlüdür.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

You should work in the interests of humanity. - İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

Slavery is a crime against humanity. - Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

insan
fellow

He is a very forgetful fellow. - O, çok unutkan bir insandır.

insan
creature

The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime. - Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.

Human beings are social creatures. - İnsanlar sosyal yaratıklardır.

insanlar
(Sosyoloji, Toplumbilim) men and women
insanlar ve insansı maymunlar
(Hayvan Bilim, Zooloji) hominoidea
kendi halinde insanlar
simple folks
küçük dünyayı temsil eden insanlar
microcosm
sıradan insanlar
ruck
vefakâr insanlar
the faithful
özürlü insanlar
(Hukuk) disabled people PPPP
üstün yetenekli ve zeki insanlar grubu
Pleiades
şehir dışında yerleşen insanlar
overspill
Turkish - Turkish
(Hukuk) NAS
(Osmanlı Dönemi) NASUTİYÂN
(Osmanlı Dönemi) BENÎ BEŞER
insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
insanlar
(Osmanlı Dönemi) nas
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İnsan
in
İnsan
(Osmanlı Dönemi) TABS
İnsan
benibeşer
İnsan
çocuk
İnsan
ölümlü
İnsan
(Osmanlı Dönemi) ADAM
İnsan
(Osmanlı Dönemi) İNS
İnsan
ademoğlu
i̇nsanlar
Favorites