My compliments to the hands that made this possible.
- Benim iltifatlarım bunu mümkün kılan ellere.
You know that your English is good when people stop complimenting you on how good your English is.
- İnsanlar İngilizcenizin ne kadar iyi olduğu hakkında iltifat etmeyi bırakırsa İngilizcenizin iyi olduğunu bilirsiniz.
Women like attention.
- Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.
Tom was flattered by Mary's attention.
- Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.
People tend to only compliment you on your language ability when it's apparent that you still don't quite sound like a native speaker.
- İnsanlar hâlâ tamamen bir yerli konuşucu gibi ses çıkarmadığın aşikar olduğunda sadece dil yeteneğiniz üzerine size iltifat etmek eğilimindedir.
Tom complimented Mary.
- Tom Mary'ye iltifat etti.
Tom complimented Mary on how nice she looked.
- Tom ne kadar hoş göründüğüne dair Mary'ye iltifat etti.