I do work related to computers.
- Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
I've been concerned about Tom.
- Tom'la ilgili endişeliyim.
Why are you so concerned?
- Neden bu kadar ilgilisin?
I don't see how that's relevant.
- Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
Tom is very interested in American history.
- Tom Amerikan tarihi ile çok ilgili.
Tom said that he was very interested in archery.
- Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
I try to stay involved.
- Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
There's a lot of red tape involved in this procedure.
- Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
With regard to the problem, they have another opinion.
- Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
I'd like to point out some problems regarding your suggestion.
- Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Regarding this project, have you seen the contract?
- Bu proje ile ilgili olarak, sözleşmeyi gördün mü?
We are open to all suggestions regarding the new design of the website.
- Biz web sitesinin yeni tasarımı ile ilgili tüm önerilere açığız.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
My son likes books about animals.
- Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.
You know perfectly well that there are regulations concerning animals.
- Hayvanlarla ilgili düzenlemelerin olduğunu çok iyi bilirsiniz.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
Tom never told me he was having suicidal thoughts.
- Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
Before you make a decision about your marriage, you should have a consultation with your parents.
- Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.
It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
- O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
I hear they have a lot of problems with the tunnels in New Zealand.
- Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
Several studies, related to the temperature increase in the city, have already been published.
- Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.
It seems that he is interested in astronomy.
- O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
- Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
They are related to colonization.
- Onlar sömürgecilikle ilgililer.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.