Sam is two years younger than Tom.
 - Sam Tom'dan iki yaş küçük.
I am married and have two children.
 - Evliyim ve iki çocuğum var.
Do you have a double room?
 - İki kişilik bir odan var mı?
I'd like to book a double room.
 - İki kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.
A book worth reading is worth reading twice.
 - Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
Tom shot Mary twice in the leg.
 - Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
The committee meets twice a month.
 - Komite ayda iki kez toplanır.
German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
 - Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
 - Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
You don't have to tell Tom twice to do something.
 - Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
The plane circled the airport twice after taking off.
 - Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
We stayed in London for a fortnight.
 - Londra'da iki hafta kaldık.
I was on holiday for a fortnight.
 - İki haftadır tatildeydim.
Tom and his wife both have to work to make ends meet.
 - Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
She is paralyzed in both legs.
 - O, her iki bacağından felçlidir.
Your words split my heart in twain.
 - Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.
The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
 - 2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
This tunnel is twice as long as that one.
 - Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
Your room is twice the size of mine.
 - Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
Your room is twice the size of mine.
 - Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
This tunnel is twice as long as that one.
 - Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
The download speed is twice as fast as the upload speed on this network.
 - Bu ağda indirme hızı yükleme hızının iki misli daha hızlı.
If you decided to work for us we would pay you twice as much.
 - Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
 - Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
A space is missing before the colon.
 - İki nokta üst üste'den önce boşluk eksik.
I left him a couple messages.
 - Ona iki mesaj bıraktım.
We had a couple glasses of wine.
 - İki bardak şarabımız vardı.
He's only a couple of years older than me.
 - O benden yalnızca iki yaş büyük.
Tom sings at this bar a couple of times a week.
 - Tom bu barda haftada iki kez şarkı söyler.
If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
 - İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
Either way will lead you to the station.
 - Her iki yol da seni istasyona götürecektir.
His revenue doubled after retirement.
 - Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
The number of employees doubled in ten years.
 - Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
They need to eat double that amount.
 - O miktarın iki katını yemeliler.
His revenue doubled after retirement.
 - Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
Both sides had to compromise with each other.
 - Her iki taraf birbirleriyle uzlaşmak zorundaydı.
We should do justice to both sides on that issue.
 - Biz o konuda her iki tarafa adaletli davranmalıyız.
Is the road wide enough for two-way traffic?
 - Yol, iki yönlü trafik için yeterince geniş mi?
You are double-faced and this is the problem.
 - Sen iki yüzlüsün ve bu problem.
I know I'm a hypocrite.
 - Bir iki yüzlü olduğumu biliyorum.
He is such a hypocrite.
 - O böyle bir iki yüzlü.
Only in love are unity and duality not in conflict.
 - Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.
Bilingual dictionaries are allowed.
 - İki dilli sözlüklere izin verilir.
I think Tom is bilingual.
 - Tom'un iki dilli olduğunu düşünüyorum.
Thirty-two Madagascan scholars are flying to China.
 - Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.
The island of Ireland consists of thirty-two counties.
 - İrlanda adası, otuz iki ilden oluşur.