He refuses to accept his old age.
- O, ihtiyarlığı reddediyor.
The old man's anger melted.
- İhtiyar adamın öfkesi yatıştı.
The old man's anger melted.
- İhtiyar adamın öfkesi yatıştı.
Tom is a grouchy old man.
- Tom huysuz yaşlı bir ihtiyar.
The old man's anger melted.
- İhtiyar adamın öfkesi yatıştı.
The elders decided to expel him from the village.
- İhtiyar heyeti onu köyden kovmaya karar verdi.