Definition of i̇hmal in Turkish English dictionary
- ihmal
- omission
Tom made one serious omission.
- Tom ciddi bir ihmalde bulundu.
- ihmal
- neglect
Tom was accused of neglecting his duty.
- Tom görevini ihmal etmekle suçlandı.
Tom neglected his family.
- Tom ailesini ihmal etti.
- ihmal
- negligence
The accident was due to the negligence of the caretaker.
- Kaza yönetici ihmali yüzündendi.
The opposition accused the prime minister of negligence.
- Muhalefet başbakanı ihmalkarlıkla suçladı.
- ihmal
- disregard
- ihmal
- molly
- ihmal
- neglecting
Mary has been neglecting her children.
- Mary çocuklarını ihmal ediyor.
Tom has been neglecting his work lately.
- Tom son zamanlarda işini ihmal ediyor.
- ihmal
- apathy
- ihmal
- negligentia
- ihmal
- careless
It was careless of me to forget to answer your letter.
- Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.
How careless you are to forget such an important thing!
- Böyle önemli bir şeyi unutacak kadar ne kadar ihmalkarsın!
- ihmal
- delinquency
- ihmal
- neglect, negligence, carelessness, inattention, laxity
- ihmal
- shortcoming
- ihmal
- remissness
- ihmal
- forgetfulness
- ihmal
- failure
- ihmal
- carelessness
- ihmal
- inattention
- ihmal
- criminal neglect
- ihmâl
- default
- ihmal etmek
- omit
- ihmal etmek
- leave out
- ihmal etmek
- neglect
Tom was accused of neglecting his duty.
- Tom görevini ihmal etmekle suçlandı.
He was blamed for neglect of duty.
- O, görevini ihmal etmekle suçlandı.
- ihmal
- dereliction
- ihmal edilmiş
- disregarded
- ihmal etmek
- ignore
- hafif ihmal
- (Latin) culpa levis
- ihmal ederek
- ignoring
- ihmal edilebilir tehlike
- (Askeri) negligible risk
- ihmal edilen
- disregarded
- ihmal edilen
- neglected
The new park turned into one of the most neglected places in the city.
- Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
The neglected room remained unoccupied.
- İhmal edilen oda boş kaldı.
- ihmal edilmiş
- uncared-for
- ihmal edilmiş
- ignored
- ihmal edilmiş bir işi yapmak
- catch up on
- ihmal edilmiş işler
- backlog
- ihmal edilmiş yer
- desolate
- ihmal et
- neglect
Tom neglected his work.
- Tom işini ihmal etti.
Tom was accused of neglecting his duty.
- Tom görevini ihmal etmekle suçlandı.
- ihmal etme
- (Kanun) omission
- ihmal etmek
- (deyim) let it slide
- ihmal etmek
- omit to
- ihmal etmek
- palter
- ihmal etmek
- pass over
- ihmal sınırı
- (Tıp) disregard limit
- ihmal edilebilir
- negligible
- ihmal
- disregard of
- ihmal etme
- neglect
- ağır ihmal
- criminal neglect
- ağır ihmal
- law gross negligence
- ağır ihmal
- gross negligence
- ağır ihmal
- wanton negligence
- ağır ihmal
- culpable negligence
- görevi ihmal
- neglect of duty
- görevi ihmal etme
- delinquency
- ihmal
- preterition
- ihmal
- pretermission
- ihmal
- forgetful
- ihmal davası
- (Kanun) negligence suit
- ihmal davası
- (Kanun) negligence lawsuit
- ihmal davası
- (Kanun) negligence action
- ihmal eden
- unheeding
- ihmal edilemez
- nonignorable
- ihmal edilmek
- go unheeded
- ihmal edilmek
- be neglected
- ihmal edilmiş
- uncared for
- ihmal edilmiş
- unattended
- ihmal edilmiş
- unregarded
- ihmal edilmiş
- unheeded
- ihmal edilmiş bir şekilde
- neglectedly
- ihmal edilmiş hizmetler
- (Ticaret) cinderella services
- ihmal etmek
- to neglect, to be careless, to omit
- ihmal etmek
- disregard
- ihmal etmek
- fail
- ihmal etmek
- default on
- ihmal etmek
- (Hukuk) to fail
- ihmal etmek
- let things slide
- ihmal etmek
- forget
- ihmal etmek
- to neglect
- ihmal etmek
- be careless
- ihmal etmek
- slight
- ihmal etmemek
- remember
- ihmal etmemek
- take care
- ihmal etmemek
- be careful to
- ihmal hükmü
- (Sigorta) negligence clause
- ihmal klozu
- (Kanun) negligence clause
- ihmal suçu
- sin of omission
- ihmal yüzünden hata
- (Kanun) mistake due to negligence
- ihmal yılları
- years of neglect
- kendini ihmal etme
- self neglect
- kusurlu ihmal
- (Kanun) wanton negligence
- nisbi ihmal kuramı
- (Kanun) comparative negligence
- tehlike doğuran ihmal
- (Kanun) hazardous negligence
- ödemeyi ihmal etme
- failure to pay