i̇şkenceciler

listen to the pronunciation of i̇şkenceciler
Turkish - English
torturers
plural of torturer
işkence
(Hukuk) torture

The boss tortured the workers with his criticism. - Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.

It was torture for him to see his girlfriend with another man. - Kız arkadaşını başka bir adamla görmesi işkenceydi.

işkenceci
{i} torturer
işkence
torment

Please don't torment me any longer. - Lütfen artık bana işkence etme.

The natives were tormented by a long spell of dry weather. - Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.

işkence
corporal punishment

I'm firmly opposed to corporal punishment. - Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.

işkence
cruelty
işkence
persecution
işkence
gruelling
işkence
grueling
işkence
gaff
işkence
{i} torturing

Stop torturing me. What did she say? - Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?

Stop torturing me. What did he say? He said yes. - Bana işkence yapmaya son ver. Ne dedi? Evet dedi.

işkence
excruciation
işkence
bench clamp
işkence
holdfast
işkenceci
tormenter
işkence
slasher
işkence
tormentors
işkence
torture, torment
işkence
torture; clamp
işkence
(carpenter's) clamp
işkenceci
persecutor
işkenceci
(someone) who tortures
işkenceci
tormentor
işkenceci
torturer, tormentor
Turkish - Turkish

Definition of i̇şkenceciler in Turkish Turkish dictionary

işkence
Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet
işkence
Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap
işkence
Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap: "Beklemek işkencesi yüreğini fena didiklemeğe başladı."- P. Safa
işkence
Vidalı bir tür sıkıştırma aracı
işkence
Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet: "Ona, evimize niçin geldiğini sormak işkencesini de yaptım."- S. F. Abasıyanık
işkence
Bir kimseye maddi veya manevi olarak yapılan aşırı eziyet
işkence
Tutkallanan ahşap parçaları bir süre sıkıştırmak için kullanılan vidalı kıskaç
işkenceci
İşkence yapan
İŞKENCE
(Osmanlı Dönemi) F. Eziyet, azab