Definition of i̇şgal in Turkish English dictionary
- işgal
- (Hukuk) occupation
Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City.
- Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.
Gaziantep was freed from the French occupation in 1921.
- Gaziantep, 1921'de Fransız işgalinden kurtarıldı.
- işgal etmek
- occupy
The settlers are the most peaceful people in the world. They cross thousands of miles to occupy a land that doesn't belong to them and they never kill anyone if they're not a savage native.
- Göçmenler dünyadaki en huzurlu insanlardır. Onlara ait olmayan bir toprağı işgal etmek için binlerce mil geçerler ve eğer vahşi yerli değillerse kimseyi öldürmezler.
- işgal
- occupation, possession; distraction, obstruction
- işgal
- occupancy
- işgal
- occupation, holding by force
- işgal
- occupying, taking up (space)
- işgal
- keeping (someone) busy
- işgal
- distraction, diverting from work
- işgal
- (Askeri) invasion
France and Britain joined the invasion.
- Fransa ve İngiltere işgale katıldı.
Many Americans were angry about the Japanese invasion.
- Birçok Amerikalı, Japon işgali hakkında kızgındı.
- işgal etmek
- 1. to keep (someone) busy, occupy. 2. to occupy, take up (space). 3. to divert (someone) from his work. 4. to occupy, hold by force, take over
- askeri işgal
- (Askeri) military occupation
- fuzuli işgal etme
- (Kanun) intrusion
- işgal
- (Ticaret) taking
- işgal
- (Ticaret) engrossment
- işgal
- invaded
Hitler invaded Poland in 1939.
- Hitler Polonya'yı 1939'da işgal etti.
It would have been much better if the Spanish hadn't invaded Latin America.
- İspanya, Latin Amerika'yı işgal etmeseydi, çok daha iyi olurdu.
- Kurmay Başkanı; istasyon şefi; kritik işgal kuvvetleri uzmanlığı/kritik işgal öz
- (Askeri) chief of staff; chief of station; critical occupational specialty
- askeri işgal kuvvetleri uzmanlığı/askeri işgal özelliği
- (Askeri) military occupational specialty
- barış içinde işgal
- (Hukuk) pacific occupation
- başkasının yerini işgal eden kimse
- squatter
- fuzuli işgal
- unlawful occupation of property, squatting
- fuzuli işgal
- (Kanun) illicit occupation
- fuzuli işgal eden
- effractor
- işgal
- {s} occupational
- işgal altında
- under military occupation
- işgal altında
- occupied, under military occupation
- işgal altındaki topraklar
- (Hukuk) occupied territories
- işgal eden
- occupier
- işgal eden kimse
- occupant
- işgal etmek
- a) to occupy, to take over b) to distract c) to keep busy
- işgal etmek
- (Hukuk) to occupy
The settlers are the most peaceful people in the world. They cross thousands of miles to occupy a land that doesn't belong to them and they never kill anyone if they're not a savage native.
- Göçmenler dünyadaki en huzurlu insanlardır. Onlara ait olmayan bir toprağı işgal etmek için binlerce mil geçerler ve eğer vahşi yerli değillerse kimseyi öldürmezler.
- işgal ettiği ülkelerden almanyaya gönderilen işçi
- displaced person
- işgal kuvvetleri
- the occupying forces
- işgal ordusu
- army of occupation
- kısmi işgal
- partial occupancy
- yolu işgal etmek
- hog the road
- yolu işgal etmek
- hog